Miras Bırakanın Bedelini Ödeyerek Çocuğu Adına Taşınmaz Alması: Muris Muvazaası mı, Gizli Bağış mı?
- Haşim Kırık
- 23 Eki
- 2 dakikada okunur
Miras hukukunda en çok tartışılan konulardan biri, miras bırakanın (murisin) sağlığında bedelini kendisi ödeyerek bir taşınmazın tapusunu doğrudan bir mirasçısı adına tescil ettirmesi durumudur. Özellikle baba tarafından satın alınan bir taşınmazın, kendi adına değil de oğlu veya kızlarından biri adına kaydedilmesi, diğer mirasçılar açısından “mal kaçırma” şüphesi doğurur. Bu durumda en çok sorulan soru, “diğer mirasçılar tapu iptal ve tescil davası açabilir mi?” şeklindedir.
Yargıtay Kararlarında Görüş Ayrılığı
Yargıtay içtihatlarında bu tür işlemlerle ilgili iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Birinci yaklaşım işlemi “muris muvazaası” olarak nitelendirirken, ikinci yaklaşım ise bunu “gizli bağış” kapsamında değerlendirmektedir.
1. Muris Muvazaası Yaklaşımı
Bu görüşe göre, taşınmazın mülkiyetinin doğrudan mirasçıya geçirilmiş olması değil, miras bırakanın gerçek amacı önemlidir. Eğer muris taşınmazın bedelini ödeyip tapuyu bir mirasçısı adına, diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptırmışsa bu işlem muris muvazaası sayılır.Bu durumda, görünürdeki işlem “satış” olsa bile, aslında gizli bir bağış vardır ve bu bağış, mirasçıları aldatma kastı taşıdığı için geçersizdir.Yargıtay’ın birçok kararında (örneğin Yarg. 1. HD 2022/3019 E.) bu tür işlemlerin muvazaalı olduğu, diğer mirasçıların tapu iptal ve tescil davası açabileceği kabul edilmiştir.
2. Gizli Bağış ve Tenkis Yaklaşımı
Diğer bir Yargıtay görüşüne göre ise, muris muvazaasından söz edebilmek için taşınmazın öncelikle miras bırakan adına kayıtlı olması gerekir. Eğer taşınmaz üçüncü bir kişiden satın alınmış ve doğrudan mirasçı adına tescil edilmişse, bu durumda muris taşınmazı devretmemiştir; sadece satış bedelini bağışlamıştır.Bu durumda diğer mirasçıların başvurabileceği yol, tapu iptali değil, ancak tenkis davasıdır.Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2023/5826 E. sayılı kararında bu husus açıkça vurgulanmıştır:“...Taşınmaz mirasbırakan adına kayıtlı olmadığından, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın uygulanma yeri bulunmamaktadır...”
İspat ve Dava Stratejisi
Her iki yaklaşımda da dava açan mirasçılar, miras bırakanın mal kaçırma kastını ispatlamak zorundadır.Mahkemeler, miras bırakanın bu niyetini değerlendirirken:
Davalı mirasçının ekonomik gücü,
İşlemin yapıldığı dönemdeki aile ilişkileri,
Yörenin gelenek ve örfleri gibi unsurları dikkate almaktadır.
Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
Miras bırakanın bedelini ödeyerek bir taşınmazı doğrudan oğlu adına alması durumunda, Yargıtay’ın güncel eğilimi bu işlemi muris muvazaası olarak değil, gizli bağış olarak değerlendirme yönündedir.Bu bağlamda, diğer mirasçıların tapu iptali ve tescil davası açmaları halinde davanın reddi ihtimali yüksektir. Ancak, saklı pay sahibi mirasçılar, bağışın kendi paylarını ihlal ettiğini düşünüyorsa tenkis davası açabilir.Ayrıca, somut olayın özelliklerine göre ortaklığın giderilmesi davası ya da taşınmaz üzerinde inşa edilen yapıların muhdesat aidiyeti davası gibi alternatif yollar da değerlendirilebilir.
Bu tür uyuşmazlıklar hem Yargıtay daireleri arasında farklı yorumlara konu olmakta, hem de delil değerlendirmesine büyük ölçüde bağlı bulunmaktadır. Bu nedenle, somut olayın özellikleri dikkate alınarak doğru hukuki stratejinin belirlenmesi için mutlaka bir avukata danışılması gerekir.



Yorumlar